Paulo Coelho Sözleri

Kelimelerin kötü yanı, kendimizi başkalarına anlatabileceğimiz ve başkalarının söylediklerini anlayabileceğimiz hissini uyandırmalarıdır. Fakat dönüp kaderimizle yüzleştiğimizde yetmediklerini görürüz.

Kimin her şeye gücü yeter, bilir misiniz? Çocukların. Çocuk güvensizliği, korkuyu bilmez, kendi gücüne inanır ve tuttuğunu koparır.

Sevmek rehber kitaplarla, yazmak kurslarla öğrenilmez. Gidip başka yazarlarla tanış demiyorum, farklı yetenekleri olan insanları bulsan yeter. Yazmak, neşe ve coşkuyla yapılan herhangi bir işten hiç farklı değildir.

Etrafınızda neyin iyi, neyin kötü olduğuna fazla kafa yorarsanız kendi ruhunuzu ihmal edersiniz, başkalarını yargılamak için harcadığınız enerji sizi tüketip yere serer.
Genellikle ölüm insanı hayata karşı daha dikkatli olmaya zorlar.

Vaha’nın palmiyeleri ufukta görünmüşken susuzluktan ölmek.

Yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle.

İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.

Geleceği nasıl seziyorum? Şimdinin işaretleri sayesinde. Gizin kökü şimdidedir; şimdiye dikkat edecek olursan, onu iyileştirebilirsin. Ve şimdiyi iyileştirebilirsen, daha sonra gelecek olan da iyi olacaktır.

Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak.

Ben de herkes gibiyim: Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum.

İnsanlar bir yığın acayip şeyler söylüyorlar. Bazen, koyunlarla birlikte yaşamak çok daha iyi, konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.

Ama düşler Tanrının diliyle konuşurlar.

Başkasının bahçesiyle ilgili öğütler veren budalanın, kendi bitkileriyle ilgilenmediğini bilir.

Bugüne kadar milyonlarca insan pes etti. Öfkelenmiyorlar, ağlamıyorlar, hiçbir şey yapmıyorlar. Yalnızca zamanın geçmesini bekliyorlar. Tepki gösterme becerilerini yitirmiş onlar.

Savaşçıyı hiç mi hiç etkilemeyen küçük bir ayrıntı, kardeşinin ruhundaki fitili ateşlemeye yetebilir. Savaşçı başkalarının acılarına saygı duyar ve onları kendi acılarıyla karşılaştırmaz.

Başkalarının acılarına kayıtsız kalanlar, en acınacak kişilerdir.


İşte bu yüzden ışığın savaşçısıdır onlar. Başarısızlığa uğradıkları için. Soru sordukları için. Durmadan anlam aradıkları için. Ama sonunda o anlamı bulacaklardır.

Sevmek rehber kitaplarla, yazmak kurslarla öğrenilmez. Gidip başka yazarlarla tanış demiyorum, farklı yetenekleri olan insanları bulsan yeter. Yazmak, neşe ve coşkuyla yapılan herhangi bir işten hiç farklı değildir.

İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.

Ben de herkes gibiyim: Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum.

Ebediyen aynı trendeyiz, ta ki Tanrı sırf kendi bildiği bir sebepten ötürü treni durduruncaya kadar.

Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor.

Kimin her şeye gücü yeter, bilir misiniz? Çocukların. Çocuk güvensizliği, korkuyu bilmez, kendi gücüne inanır ve tuttuğunu koparır.Ne var ki çocuk zamanla büyür. zannettiği kadar güçlü olmadığını, ayakta kalabilmek için başkalarına muhtaç olduğunu anlamaya başlar. Severse sevilmek ister ve yaşadıkça karşılık görme arzusu iyice büyür. Sahip olduğu güç de dahil her şeyi fedaya hazırdır, yeter ki sevdiği kadar sevilsin. Sonunda şimdi bulunduğumuz noktaya varırız: Kabul edilmek, sevilmek için ne yapacağını şaşırmış yetişkinler olur çıkarız.

Aslında ciddi şeylerdir karikatürler; her biri yaşantımıza akıl ve neşe katar.

”Seni seviyorum çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı.”

Her zaman, ne istediğini bilmek zorunda olduğunu anımsa.

Hayır. Siz farklı bir insansınız, ama herkes gibi olmak istiyorsunuz. Bu da, bana kalırsa, ciddi bir hastalıktır.

Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek.

Ve hepsinden önemlisi Aşk’ın, bir erkeği kişisel menkıbesinden asla uzaklaştırmadığını kendisine anlatan bir çöl kadınına rastlamış olduğu için Tanrı’ya şükrediyordu.

“Yolunu bulduğun zaman korkmamalısın. Hata yapacak kadar cesur olmalısın. Hayal kırıklığı, yenilgi ve umutsuzluk Tanrı’nın bize yol gösterme araçlarıdır.”

Bazen Tanrı’nın lütufları camı çerçeveyi parçalayarak gelirdi.

Rafları dolduran eski metinlerin öngördüğü gibi, sonunda her şey geldiği yere geri dönmeye başlıyordu.

Bizler ebediyiz, çünkü hepimiz Tanrı’nın görüntüleriyiz. İşte bu yüzden pek çok yaşamdan ve ek çok ölümden geçeriz, bilinmeyen bir yerde ortaya çıkar, yine bilinmeyen bir yere doğru yol alırız.

Yaratılışın özü bir ve tektir. O özün adı da Aşk’tır. Aşk pek çok yaşama ve dünyanın pek çok yerine dağılmış olan deneyimi yoğunlaştırmak için bizleri yeniden bir araya getiren güçtür.

Acı çekmemek için aşkı reddetmek gerekiyordu. Bu da hayattaki kötülükleri görmemek için kendi gözleri çıkarmak gibi bir şeydi.

İnsanın kendisini başkalarından aşağı görmesi, Büyücü’nün bildiği en kötü kibir örneklerinden biriydi, çünkü bu, farklı olmaya çalışmanın en yıkıcı yoluydu.

Basit şeyler , en olağanüstü şeylerdir ve yalnızca bilginler anlayabilirler bunları.

Herkes kendi düşlerini aynı şekilde göremez ; kendince görür.

Öyle zamanlar vardır ki , insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.

Parasi olan insan hicbir zaman tamamen yanliz degildir.

Yaşıyorum,dedi delikanlıya, aysız ve kamp ateşsiz bir gece, hurma yerken. Ve birşey yerken başka birşey düşünmem. Yürüdüğüm zaman da yürüyeceğim hepsi bu. Savaşmak zorunda kalırsam , ölüm şu gün ya da bugün gelmiş vız gelir tırıs gider. Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum…

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

akun slot gacor
mega sloto
bandar togel online Slot Gacor slot88 maxwin slot resmi thailand slot resmi thailand
slot gacor
https://maspasha.com/
slot gacor
https://punchermedia.site/
https://bkpsdm.tanahlautkab.go.id/galaxy/
max88
https://143.198.234.52/
sonic77