Albert Camus Sözleri
Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür.
Bir adam karısına arabasının kapısını açıyorsa emin olabilirsiniz: ya arabası yenidir, ya da karısı.
Başarı kolay elde edilir, zor olan başarıyı hak etmektir.
Ya tüm çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır bu dünyanın, ya da bu çırpınmalardan başka hiçbir şey gerçek değildir.
Ya zamanla birlikte yaşar ölürsün, ya daha yüce bir yaşam uğruna zamanın dışına çıkarsın.
Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan da gelme yol gösteremeyebilirim; yanımda yürü ve yalnızca dostum kal.
Kışın en soğuk zamanında, ben nihayet içimde yenemediğim bir yaz olduğunu öğrendim.
Dünyanın insandan başka anlamı yoktur. Hayat anlayışımızı kurtarmak istiyorsak, insanı kurtarmamız gerekir.
Çekip gidene her şey mizah, kalıp bekleyene her şey şiirdir.
Sözün gelişi ‘dostlarım’ diyorum, dostum yok artık, sadece suç ortaklarım var. Onların da sayısı pek çoğaldı, bütün insanlar suç ortağım benim. En başta da siz geliyorsunuz. Kim yanımdaysa birinci odur.
İnsanlarla uzun süre yaşayamıyorum. Sonsuzluğun payından bana biraz yalnızlık gerek.
İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeledir, sağlam hiç bir şey yoktur; ama yine de yaşamak gerekir.
Her özgürlüğün ucunda bir yargı vardır; işte bu yüzden özgürlüğün yükü çekilmez, çok ağırdır.
İnsanların bütün mutsuzluğu, kendilerini kalenin sessizliğinden koparan, kurtuluş bekleyişi içinde surlara atan umuttan gelmektedir.
Doktor “Sana bütün bunları kim öğretti?” Yanıt anında geldi; acı çekmek.
İnsan tümüyle suçlu değildir çünkü tarihi o başlatmadı, ama tümüyle suçsuz da değildir çünkü tarihi sürdürdü
Kelimeler torba gibidir, içine konan şeyin şeklini alır.
İnsanlar gösterdiğiniz nedenlere, içtenliğinize ve acılarınızın ağırlığına, ancak; siz öldüğünüzde inanırlar.
Bir insanı sevmek, onunla birlikte yaşlanmaya razı olmaktır.
Benim uğraşım, kitaplarımı yazmak, insanlarım ve halkım tehdit edildiğinde savaşmaktır. Hepsi bu.
Bütün büyük olayların, büyük düşüncelerin önemsiz bir başlangıcı vardır.
Oldum olası içimde biri, tüm gücüyle hiçbir şey olmamaya çalışıyor.
İnsanın eninde sonunda alışamayacağı bir düşünce yoktur.
Hepimiz öleceğimize göre, ne zaman ve nasıl olduğunun önemsizliği meydandadır.
İnancın yere düşerse silahın da yere düşer.
Resmi tarih oldum olası büyük katillerin tarihidir. Kabil, Habil’i bugün öldürmüş değil, ama bugün kabil, Habil’i akıl uğruna öldürüyor ve onur madalyası istiyor.
Gölgesiz güneş yoktur ve geceyi tanımak gerekir.
Derin duygular da büyük yapıtlar gibi; bilinçli olarak söylendiklerinde daha fazla anlam taşır her zaman.
Haklı olma ihtiyacı, sıradan insanlara özgüdür.
Ölüm korkusunu aşmadıkça insan için özgürlük yoktur. Ama intihar ile değil. Bu korkuyu aşmak için kendini bırakmamak gerekir. Hiç burukluk duymadan, korkmadan ölebilmeli.
İnsan ne ise, o olmayı reddeden tek yaratıktır.
Sanat bence en büyük sayıda insanı ortak acılar ve sevinçlerle coşturacak görüntüleri, biçimleri bulmaktır.
Felsefe, utanmazlığın çağdaş biçimidir.
Polemik yüzünden çoğumuzun gözünü perdeler bürümüş, artık insanlar arasında değil bir gölgeler dünyasında yaşıyoruz.
Aşk, akıllı aptal demeden tüm insanlara bulaşan bir hastalıktır.
Yazarlık sanatı korunması güç olan şu iki ödeve bağlı kalacaktır; bile bile yalan söylememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak.
Bilirsiniz ki; en zeki insanlar bile yanındakinden bir şişe fazla devirmekten şeref duyarlar.
Bazılarının, sadece normal olmak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor.
İnsanlar için en ideal düzen, onların mutlu olduğu düzendir.
Hiçbir şey, büyüklük kadar sade değildir; çünkü sade olmak, biraz da büyük olmaktır.
Ben dilimin sınırlarında nöbet beklerim.
Tarih insanların, düşlerin en aydınlık olanlarını gerçekleştirmek için giriştikleri umutsuz bir çabadan başka bir şey değildir.
Geceler sonsuz değildir.
İnsanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. Böylece zamanı satın alır. Bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar. Yani para mutluluğu satın alır.
Yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Nefes almak ise; yargılamaktır.
Ne Faust, ne Don Kişot birbirini yenmek için yaratılmamışlardır ve sanat dünyaya kötülük etmek için icat edilmemiştir.
İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir.
Ahlaka dair ne biliyorsam bunu futbola borçluyum. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.
Politika ve sanat dünyanın düzensizlikleri karşısında başkaldırmanın iki ayrı yüzüdür.
Korkunç bir bırakılmışlık duygusu. Dünyanın bütün varlıklarını göğsüme sarsam bile, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım.
Bir insanın tek başına mutlu olması utanılacak bir şeydir.
Bir kalıp düşünceyi işlemek, bir incelik üzerinde durmaktan çok daha kolaydır. Benim için kalıp düşünceyi seçtiler: Ben de saçma oldum kaldım.
Zamanımdan ayrılamayacağımı anlayınca, onunla birleşmeye karar verdim.
Yirminci yüzyılımız korku çağıdır. Diyeceksiniz ki korku bir bilim değildir, ama bu korkuda bilimin payı var.
Geleceğe yönelik gerçek cömertlik, şu an mevcut olan her şeyden vazgeçmeyi içerir.
Huzur, suskunluk içinde sevmek olabilirdi. Ama bilinç ve insan var; konuşmak gerekiyor. Sevmek cehenneme dönüşüyor.
Eğer bir ağa köleleri olmadan yapamıyorsa, ikisinden hangisi özgür bir insandır.
İnsan kendisi için gerçek ve mutlak olan mutluluğa yaşamı boyunca yalnız bir kez erişir ve geri kalan tüm yaşamını bu mutluluğa tekrar ulaşmaya adar.
Dünyada her kötülük, hemen her zaman cehaletten gelir.
Dostlarım, şimdi ben size büyük bir şey söyleyeceğim. Sakın kıyametin kopmasını beklemeyin, o her gün kopmaktadır.
Büyük olmanın yolu da, deha gibi çalışma ve alın terinden geçer.
Basın özgürlüğü belki de özgürlük düşüncesinin giderek aşağılanmasından en çok acı çekmiş özgürlüktür.
Bir yazarım. Ben değil kalemim düşünür, anımsar ya da kuşatır.
Özgürlük gelecek umudu değildir. O, şu ‘an’dadır ve insanlarla ve şu andaki dünyayla uyumludur.
Çağdaş siyasi toplum, insanları mutsuzluğa düşürme makinesidir.
Ben umutsuzluğu ve bu dertli dünyayı kabul etmeyerek, insanların birleşmesini ve kötü yazgılarına karşı savaşmalarını istiyordum.
Gençlik kolay mutluluklar için parlak bir çağdır.
Şerefini bir yana bırakan inkılap, bu duygunun egemen olduğu kaynaklarına ihanet etmiş olur.
Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ve uçurumdur.
Kimi durumlarda neler düşündüğü konusunda bir soruya kişinin ‘hiç’ yanıtını vermesi bir yapmacık olabilir. Sevilen yaratıklar bunu iyi bilirler. İnsan düşüncesinin bir anlam taşıyabilecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapılacak şey birbirini kovalayan pişmanlıklarının ve güçsüzlüklerinin tarihini yazmak olurdu. Yaşama nedeni denilen şey, aynı zamanda çok güzel bir ölme nedenidir de.
Ölüm bir istatistik ve devlet işi oldu mu, dünya işleri artık iyi gitmiyor demektir.
İnsanlar ileri sürdüğünüz nedenlere, içtenliğinize, çektiğiniz acıların ağırlığına ancak siz öldükten sonra inanırlar. Yaşadığınız sürece durumunuz şüphelidir, çok çok sizden şüphe ederler, bu kadarına hak kazanabilirsiniz.
Günü gününe kadınlar, günü gününe erdem ya da erdemsizlik, günü gününe, köpekler gibi, ama her gün sağlamca yerinde duran kendim. Böylece yaşamın yüzeyinde ilerliyordum, sözcükler içinde, hiçbir zaman gerçek içinde değil. Tam okunmamış o kitaplar, tam sevilmemiş o dostlar, tam gezilmemiş o kentler, tam sarılmamış o kadınlar…