Tarık Tufan Sözleri

Bazı anlarda cesaretim kırılıveriyor. Bir uçurtmaya gözlerimi ayırmadan uzunca bir süre bakabilecek cesareti bile bulamıyorum kendimde.

Bu da geçer. Bu da geçecek. Bu da geçmeli. Bu da geçsin yâ hu!

Bir insana hiç söylenmemesi gereken şeyleri söyleyivermek,hiç bulunmamam gereken yerlere zamansızca damlayıvermek, evden çıkmamam gereken vakitlerde sokağa atlayıvermek, yaklaşmamam gereken insanların burnunun dibinde bitivermek gibi maharetlerim var.

Hayatımda onun kadar güzel gülen birine rastlamadım. O gülerken, bir kardelen daha açıyordu yeryüzünde. O gülerken, salıncaklar gökyüzüne salınıyordu. O gülerken, her şey güzelleşiyordu bizim gözümüzde.

Hüzün ve acı bir annenin bakışlarına kadar indiyse onun kat kat fazlasını yaşıyor demektir. Çünkü bir annenin çocuklarına bakarken gizleyebileceği hüznün boyutu çok geniştir.

Onun bakışları için şarkı söylenmesi gerekiyordu. Parmak uçlarına şiirler kondurmak gerekiyordu. Onun için kimseler yokken ağlamak gerekiyordu.

Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatmak kolay değildir.

Ağlayabilseydim bazı şeylerin düzelebileceğini düşünüyordum.

Ne garip, insan doğruların ne kadar farkında olursa olsun kendisini kandırabilme gücünü asla yitirmiyor.

Oldukça sıkıntı verici bir gündü. Akrep ve yelkovan uyuşturucu almışlar da saat kadranının ortasında kendinden geçmiş gibiydiler.

Aşkı ve öfkeyi söylemediğinde insanın konuşmaya dair hevesleri de bir bir yok oluyor. Susuyorsun.

İnsan sayısı kadar yol vardır. Önce yola çıkmak gerek.

Şanzelize düğün salonu post modern arabesk, sufi, popüler bir roman. Modern çağda acı çeken bir bir adamın intihar tadında konuları işlediği, Onur Ünlü filmleri tadında bir örgüsü olan bir roman. Romanın bütün kahramanları acı çekmektedir. Romanı okuyan ve kalp taşıyan her insan da okuma acısı çekmektedir.

İnsan tamamlanmamış bir cümledir.

Arayışlar insanı yorar.

Bir adım sonrasında toprağın ayaklarının altından kayıp gideceğini düşünmek gibi bir his bu. Her adımı boşluğa atmak gibi.

Farkediyorum ki insanın kurguladığı hayat hep yarım kalıyor. Yerli yerine oturmayan, iğreti duran çok şey var.

Aslında yazı da aşk da aynı şeyini tehdit ediyor insanın: özgürlüğünü.

Gördüğümüz her şeyi anlayıp yorumlamak iflahımızı kesiyor hayat botunca. O çok övündüğümüz zekamız bizi yalnız ve huzursuz varlıklar haline getirmekten başka işe yaramıyor.

Yolculuk güzel bir yalnızlıktır. Sadece sana ait olan, kimsenin elinden alamayacağı bir zaman parçası.

Sen yürüyeceksin ve beklenmedik  şeylere hazır olmanın çarelerini arayacaksın. İyi de.. Bir şey beklenmiyorsa ona hazırlıklı olmak nasıl olacak?

Alelacele koşarken birbirine bir şeyler söylemeye çalışan insanlar gibiyiz.

Bütün bunlar bir tarafa, önemli bir şey var ki ne kadar eskide kalmış olursa olsun birçok şeyi unutmuyorum. Bana acı veren şeyler de olsa unutmuyorum. Kafamda sürekli milyonlarda şey dolaşıyor.

Hepsiyle tek tek konuşuyorum, kavga ediyorum, bazılarına saldırıyorum, kiminden kaçıyorum. Ama hepsiyle bir şekilde karşı karşıya geliyorum. Bazıları, üzeri kabuk bağlamış yaralar gibi.

Gece vakti huzura ulaşamamak insanı öldüren bir şeydir. Herkes uyuyor ve sen bir şey arıyorsun.

Derdi olanın , cümlesini tamamlamaya nefesi yetmez.

Sabah demek içinde hiç olmazsa küçücük bir umut barindiran zaman demektir.

Anne ben aşık oldum , aşk oldum , aşktan oldum.Bir parça nefes alabilseydim eğer vazgeçerdim.

İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu.

İnsanın en iyi gizleme yolu, gizlemek istediği şeyin çok yakınında gezinmesi ve kalabalık cümleler kurmasıdır.

Oysa gerçek hayat romanlardan daha kurgusal değil.

Bir kadını sevmeye başladığınızda dünya gitgide tenhalaşıyor.

Acılı bir kadının yüzünü okumaya kalkarsan ateşe dokunmayı, bir uçurumdan yuvarlanmayı, coşkulu bir nehirde boğulmayı göze almışsın demektir.

Soracağın soru, alacağın cevaba hazırlıklı olmanı gerektirir.

Sen sen oldun. Ben ben oldum. Ne sen umdun. Ne ben umdum..

Onuda öbür gün düşünürüz. Biriktirmenin ne anlamı var? Deli gibi didinip durmanın faydası yok. Ölüm var ölüm! Bana bak bazıları ölmeyi istesede beceremezler, sakın unutma bunu.

Bir sevgili gittiğinde ona baktığınız gözlerinizi de alıp gitmiştir. Bir sevgili gittiğinde, altında onunla dolaştığınız gökyüzünü de alıp gitmiştir. İnsan, kaybettikleriyle insandır…

Üniversiteyi bitireli henüz çok fazla zaman geçmemişti. Bir önceki akşam doğum günümü tek kişilik kalabalık bir katılımla kutladım. Yalnız başıma! Zihnimin kalabalıklığını hesaba katarsak fena sayılmazdı.

İnsanın en iyi gizleme yolu, gizlemek istediği şeyin çok yakınında gezinmesi ve kalabalık cümleler kurmasıdır.

Kapı vuruşlarından ölebilir mi bir insan? Ölebilir belki. Kapıya vuranlar aynı zamanda sizin yorgun kalbinize de vuruyorsa, göğüs kafesiniz paramparça olur ve kırık kaburgalarınız bir süre sonra aşırı baskıdan dolayı yavaş yavaş, acıtarak iç organlarınıza saplanırlar. Bu da ağır bir iç kanamaya sebep olabilir. Kapıyı açmazsanız ölürsünüz. Bazen açtığınızda da!

İnsan kendi yerine yaşar kendi yerine ölür oğlum.Yüzünü kalbine dön.Yalancı bir peygambere inanmaktan daha kötüsü, bir peygambere yalandan inanmaktır.

Serseri yürüyüşlere bırakırsınız bazen kendinizi. Ahenkli adımlarla başlar kaçışlarınız.

Bazı insanlar yaşadıkları zaman diliminde yapıştırma dururlar.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

akun slot gacor
mega sloto
bandar togel online Slot Gacor slot88 maxwin slot resmi thailand slot resmi thailand
slot gacor
https://maspasha.com/
slot gacor
https://punchermedia.site/
https://bkpsdm.tanahlautkab.go.id/galaxy/
max88
https://143.198.234.52/
sonic77
https://159.223.193.153/
http://152.42.220.57/